8 Eylül 2011 Perşembe

BİRAZ SEVGİ KIRINTISI

CAN'ım DÜNDAR'ım nasılda güzel söylemişsin bazı şeyleri,nasıl da okumuşsun kalbimi hislerimi..

Başka söze ne hacet..


‎"Akrep ve yelkovanla yarış halindeyiz. Bu yüzden bütün ilişkiler yarım yamalak, bütün sevgiler bölük pörçük.
Sevmeye bile vaktimiz yok bizim..."

"Kadın hiç gitmeyecekmis gibi sever, ama yeri gelir hiç sevmemiş gibi gider..." 

‎"Artık başka biri alacak yerimi. Ve biliyorum zamanla unutacaksın beni, ama son kez düşün; sevebilir mi seni, benim sevdiğim gibi..."

Eğer "unutmak" 7 harfi yan yana getirmek kadar kolay olsaydı, biz de 5 harfi yan yana getirip "mutlu" olurduk...


‎"Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların.
Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın.Yani öylesine, o kadar bensin ki.Ah nasıl anlatsam.Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var..."

‎"6 milyαr insαnın içinden yalnızca birini seversin, sonra onun sevilmeye layık olmadığını anlarsın, bütün dünyayı suçlarsın..."


‎"Unuttum dersin çevrendekilere; ama unutmadığını birtek sen bilirsin.
Aşk öyle birşey işte; gitse bile unutamıyorsun yine..."


‎"Hani insan bazen ne ileri, ne geri tek bir adım atamaz ya..
Birini yanında tutmayı bilmez ama onun yokluğunu da istemez.Kaybetmeyi göze alamaz ama kazanmak için mücadele etmez.'Bağlanmaya cesaret edemez ama ondan tamamen kopmayı da beceremez'.Ne sevilmekten vazgeçer, ne sevmeyi bilir.Hani çok sonra zaman geçer savrulurlar ya,O zaman dökülür dudaklardan, itiraf edercesine;“Ne gözümü alabildim, ne göze alabildim..."

‎"Erkek Adam Ağlamaz Denir Ya, Sakın İnanma ! Unutma Ki, Erkek Adam Ağlamayan Değil, Bir Kadını Ağlatmayandır Aslında ..."

‎"Sevgili dediğin güzelliğiyle seni kendine aşık eden değil, sana kendin olabilme şansını verendir. . . "

‎"Eğer bir kadının gerçek aşkı olmayi başarabilmişseniz; çok şanslısiniz, çünkü sizin için hayat;asla sıradan olmayacak..."


Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz. İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz... "Madem öyle..." nin çağı başlar ondan sonra... Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmistir". Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece... Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni... Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini... Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye...Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne...kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...

Ama sonra... ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden... Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi... Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye... Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.Sürünür gidersiniz...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder